Aile Danışmanlığı – psikolojik danışmanlık

Aile danışmanlığı, güvene dayalı bir zeminde gerçekleştirilebilir.

Çok defa eşler birbirlerine gerekli saygıyı gösteremediklerinden aile içi iletişim problemleri yaşanır. Bir de geniş aile, işe karışınca daha birbirini yeterince tanıyamayanlar problem yaşamaya başlarlar.

Biz arzu eden okuyucularımıza bu noktada destek ve danışmanlık hizmeti verebiliriz.

Yetişkinlere yönelik psikoterapi / psikolojik danışmanlık
Bugün sosyal yaşamın gündemini oluşturan problemlerin önemli bir kısmı psikoloji kökenlidir (A. T. Beck, 2005). Kişinin psikolojik problemleri ile ilgili bir yardım almaya yönelmesi ya da yönlendirilmesi çoğunlukla şu üç temel duygulanımda yaşadığı rahatsızlığının belirli bir seviyenin üzerinde seyretmesiyle belirir: – üzüntü, kızgınlık ve edişe. Burada belirleyici olan bu duygulanımları yaşamak yaşamamak değil ancak günlük yaşantının akışını engelleyecek ölçüde rahatsızlık verici bir seviyede yaşıyor olmaktır. Zira hepimiz zaman zaman, hatta sıkça farklı ya da benzer durumlar karşısında üzüntü, kızgınlık ya da endişe duyarız. Kişi bir tehlike ile karşı karşıya ise endişelenir; zihni, kaybı ile meşgulse üzüntü duyar; ya da suçlu olarak gördüğü kişinin kabul edilemez davranışına odaklanmışsa kızgınlık duyar (A. T. Beck, 2005). Psikolojik değerlendirme bu duygulanımların ve eşlik eden düşüncelerin kişiye verdiği rahatsızlığın boyutu ve beraberinde sergilenen anlamlı ancak işlevsel olmayan davranış biçimleri doğrultusunda yapılır. Genelde karşılaşılan ve uzmanları bir rahatsızlığın tanısına götürebilecek sıkıntı başlıkları ve belirtiler şu şekilde olur:

* Herhangi tıbbi bir rahatsızlığa bağlı olmayan nedenlerle, kendini çok yorgun ve güçsüz hissetmek
* Daha önce keyif alınan faaliyetlerden artık keyif almayıp kendine, hayata ve geleceğe ilişkin olumsuz düşüncelere sahip olmak
* Günlük işleri yapmakta ve sorumlulukları yerine getirmekte isteksizlik, odaklanma zorluğu ve güçsüzlük hissi
* Zaman zaman kendini diğer zamanlardan farklı olarak aşırı keyifli, enerjik ve güçlü hissetmek; konuşmanın ve hareketlerin aşırı hızlanması
* Endişe, korku ya da isteksizliğe bağlı daha önce kaçınılmayan sosyal ortamlardan, kalabalık ortamlardan ya da kişilerden kaçınma
* Zaman zaman yaşanan beklenmedik, birden gelen hızlı kalp atışı, nefes darlığı nöbetleri ile birlikte yaşanan bayılacağım, kalp krizi geçireceğim kaygısı
* İş ve okul performansı gibi günlük aktiviteler ile yakınlara ilişkin bir takım olaylarda aşırı kaygılanma ve huzursuzluk
* Zihnin, tekrar tekrar ve sıkıntı verecek ölçüde nükseden, bir takım düşünce, dürtü ya da imgelerle meşgul olması
* Kişide travma yaratan bir olayın sonrasında yoğun duygusal sıkıntıyla birlikte sık sık geriye dönüşler – anılar, kabuslar – ile travma yaratan olayın hatırlanması ve aşırı tetikte olma ve aşırı ürkme hali.
* Belirli kimyasal, psikoaktif ya da uyuşturucu maddelerin iş, aile ve toplumsal yaşamı tehlikeye sokacak ya da sağlığı tehdit edecek şekilde yoğun ve sık tüketimi / kullanımı
* Terkediliş sorunları, dengesiz ve yıpratıcı ilişkiler, kendini boşlukta hissetme
* Düşünce içeriğindeki karışıklıklar dahilinde bulunduğu ortamdaki diğer kişilerin duymadığı sesleri işitmek, görmediği şeyleri görmek
* Düşünce işleyisindeki bozukluklar dahilinde ani ve istemsiz düşüncelerin başkalarınca aklına yerleştirildiği sanrısı; konuşmanın anlaşılması zor bir içerik ve akışta gerçekleşmesi
Bunlar tanımlı bozuklukların tanısına gösterge olabilecek belirtiler bütününün sadece bir kısmının örneklerini oluşturmaktadır. Biri bu belirtilere şöyle bir göz attığında bunların en az birinin ya da daha fazlasının kendisinde de bulunduğu düşüncesiyle endişelenebilir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi burada tanı kriteri nitel değil niceldir. Yani bu gibi ve başka türlü belirtiler normal bireysel, toplumsal ve ailevi yaşantıyı olumsuz şekilde etkileyecek ölçüde yoğun, şiddetli ve sık mı? Bu soruya yanıt ararız. Psikolojik değerlendirme ve teşhis bu noktada önem kazanır ve yönlendirici olur.

Ergenlere yönelik psikoterapi / psikolojik danışmanlık
Ergenlik dönemi 12 ila 24 yaşlarında yaşanan ve kişinin, biyolojik gelişiminin sonucu olarak, bedensel, cinsel ve zihinsel gelişimini sürdürdüğü ve bitiminde toplumsal değerlendirmede bir yetişkin olarak tanındığı bir gelişim dönemidir. Bu dönemde yetişkin olma yolunda gelişen birey, bazı çalkantıları aşmak ve bir yetişkin olarak üstleneceği rollere hazırlanmak durumunda kalır. Havighurst’e göre bu hazırlanma şu görevleri içerir:
1. Bedeninde gerçekleşen hoşa giden / gitmeyen değişimleri yaşayıp bunları kabullenmek
2. Cinsel kimliğini oluşturmada eril ya da dişil toplumsal rolüne hazırlanmak
3. Hem ve karşı cinsiyetten bireylerle yeni ve daha olgun ilişkiler kurmak
4. Ana baba ve diğer yetişkinler karşısında duygusal bağımsızlığını gerçekleştirmek
5. Ekonomik bağımsızlığını sağlayabileceği bir mesleğe / işe hazırlanmak
6. Birlikteliğe, evliliğe ve aile yaşamına hazırlanmak
7. Toplumsal duyarlılıkla birlikte toplumsal sorumluluğu barındıran davranışları benimsemek ve sergilemek
8. Sonraki yaşantısının kılavuzu olacak bir dizi kültürel ve sosyal değerler ile ahlak bireysel yapısını oluşturmak

Yukarıda tanımlı ve henüz yetişmekte olan bireylere yüklenen bu görevler sancılı bir süreci ve başedimi zor sorunları doğurur. Kimi zaman sadece bu sorunlarla başedim zorlukları bazen de yetişkin bireylerin yaşayabilecekleri türden rahatsızlıklar ergenleri psikolojik destek almaya yöneltebilir. Ergenler tıpkı yetişkinlerde olduğu şekilde bireyin istekleri, hedefleri ve başedim kaynakları doğrultusunda iyileşme yolunda bir işbirliğine ve katılıma davet edilirler.

Kaynaklar:
Beck, A. T., Bilişsel Terapi ve Duygusal Bozukluklar, Ankara, Litera Yayıncılık, 2005.
Erikson, E. H., Childhood and Society, New York, W.W. Norton, 1963.
Gander, M. J. & Gardiner, H. W., Çocuk ve Ergen Gelişimi, İstanbul, İmge Kitabevi, 2005.
Havighurst R. J., Developmental Tasks and Education, 3rd Edition, New York, David McKay Co., 1972.
http://www.ustundanismanlik.com.tr/service.php?baWaQ9TMTlE2’den alınmıştır.

Bir yanıt yazın