EVLİLİK SANATI

Proje Kitap

Önsöz

İnsan çok kompleks bir varlıktır. Bir anda birçok unsurun etkisinde kAlabilir. Yaşadığı bütün şartları belli bir düzen ve denklik içinde götürebilmeK huzur ve mutluluğun asgari şartıdır.

Evlilik Sanatı, insan ilişkileri ve muhtemel problemlerin üstesinden gelme stratejilerinden bahsedecek bir kitap olacaktır. Geribildirim ve paylaşım için burada yayınlamayı şimdilik uygun buluyorum.

“O Allah ki, sizi bir tek canlıdan yarattı ve bundan da, gönlü kendisine ısınsın diye eşini yarattı.” (Araf, 189)

“O Allah’ın delillerinden biri de, kendilerine ısınmanız için size içinizden eşler yaratması, birbirinize karşı sevgi ve şefkat var etmesidir.” (Rum, 21)

Eş Bulma

Akraba Evliliği

Bilimsel anlamda akraba evliliği (consanguineous marriage) ile: Çeşitli bağlarla akraba olan kimselerin; özellikle yeğenlerin (kardeş çocuklarının) birbirleri arasındaki evlilik (yakın akraba evliliği veya birinci dereceden akraba evliliği kastedilmektedir. Bu tanıma kardeş torunlarının evlilikleri uzak akraba evliliği veya ikinci derece akraba evliliği de eklenince tanım birinci ve ikinci dereceden akrabaların evliliklerini kapsamaktadır.

Akraba evliliği kavramının yukarıda belirtilen sınıflamasından başka bir de paralel yeğen evliliği (parallel-cousin marriage) ve çapraz yeğen evliliği (cross-cousin marriage) sınıflaması vardır. Amca kızı-Amca oğlu ve Teyze Oğlu-Teyze Kızı arasındaki evlilikler paralel, Dayı Oğlu-Hala Kızı ve Hala Oğlu-Dayı Kızı arasındaki evlilikler çapraz yeğen evlilikleridir.[1]

 

Evlilikte denklik

Evlilikte denk olmak, evlenecek kız ve erkeğin soy ve sopta, boy ve bosta, yaş ve başta, mal ve mülkte, hür olup olmamakta, servet ve meslekte, din ve inanç anlayışında, huy ve ahlâkta mümkün mertebe birbirine yakın değerler taşıması demektir. Bunlardan en önemlileri dinde ve dindârlıkta denkliktir. Sırayla görelim:

1-Dinde denklik: Evlenecek kız ve erkeğin dinde birbirine denk olması Allah’ın emridir, yani farzdır. Her ikisi de Müslüman veya kadın en azından ehl-i kitap olmalıdır. Müslüman bir erkeğin müşrik bir kadınla evlenmesi haram olduğu gibi, Müslüman bir bayanın da müşrik bir erkekle evlenmesi de haramdır.

İlgili âyetler şöyledir: “İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve yardımı) ile Cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar.”[2]

“Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez; zina eden kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenir. Bu, müminlere haram kılınmıştır.”[3]

2-Dindârlıkta denklik: Evlenecek kız ve erkeğin dindarlıkta, dîni yaşama arzûsunda, âhirete hazırlanma kaygısında, güzel huyda, güzel ahlâkta, edep ve terbiyede, iffet ve nâmûsta, dürüstlük ve doğrulukta, haramlara karşı hassasiyette ve helâlleri tercih etme duyarlılığında, hizmet anlayışında ve usûlünde ve Allah korkusunda birbirine denk olması sünnettir.

İlgili hadisleri buraya alalım. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü vesselâm buyurmuştur ki: “Kadınlar ile dört tür hasleti için evlenilir: 1-Malı, 2- Soyu, 3-Güzelliği, 4-Dindârlığı. Ey Mü’min! Sen bunlardan dindâr olanını seç! Yoksa fakîrliğe düşersin!”[4]

“Kadınları sırf güzellikleri için nikâhlamayınız! Çünkü onların güzelliği onları böbürlenmek ve kibirlenmek gibi tehlîkelere sürükleyebilir. Kadınları sırf malları için nikâhlamayınız! Çünkü mal üstünlüğü onları azdırabilir ve isyana sevk edebilir. Lâkin kadınları dindârlıkları için nikâhlayınız! Şüphesiz burnunun bir kısmı kesik, kulağı delik ve teni siyah dindâr bir câriye dindar olmayan hür ve güzel kadından daha efdaldir.”[5]

Nikâh, insanın en fazla ihtiyâcını tatmin eden kalbe mukabil bir kalp ile sevgilerini, aşklarını ve şevklerini karşılıklı yaşayabilecekleri, lezzetlerde birbirine ortak, gam ve kederde birbirine yardımcı olabilecekleri önemli bir saadet kurumuna atılan adım olarak tanımlar.[6]

Ebedî hayatta eşini kaybetmemek için, eşinin dindârlığını örnek alan ve eşini dindârlığı ve güzel ahlâkı için seven erkek dünya-âhiret elemsiz mutluluğu yakalamış demektir. Kocasının dindârlığına bakıp, ebedî hayatta kocasını kaybetmemek için Allah korkusuna ve takvâya giren kadın da bahtiyardır, ebedî mutluluğa ulaşmış demektir.

Eşinin maddî ve fizikî güzelliğinden ziyâde, huy ve ahlâk güzelliğine, şefkatin madeni ve Rahmetin hediyesi oluşuna sevgisini bağlayan bir erkeğin, eşinden aynı derecede sevgi ve hürmet görür. Bu karşılıklı hürmet ve muhabbetin her iki taraf yaşlandıkça ve çirkinleştikçe artacağını, böylece dünya hayatının da bir mutluluk yumağına döneceğini, yoksa yalnızca sûret güzelliğine bağlanan bir sevginin çok geçmeden bozulacağını ve yerini geçimsizliklere bırakacağı çok defa tecrübe edilmiştir.[7]

Eşini latîf şefkatine, güzel hasletine, güzel huyuna ve güzel ahlâkına dayalı olarak sevmenin ve böylece eşini günahlara girmekten korumanın âhiretteki neticesi ise, Rahîm-i Mutlak tarafından ebedî Cennette hûrilerden daha güzel, daha alımlı ve daha câzibedâr bir fizikî ve rûhî güzellikle eşinin kendisine ebedî bir eş, latîf bir dost, güzel bir arkadaş ve sâdık bir sevgili olarak verilmesidir.[8] Çocuklarımızın böyle büyük mükâfâtlara ermelerini temin için, evliliklerinde dinde ve dindarlıkta mutlaka denklik aramalı, sâir unsurları çok fazla abartmaya değmez görmeliyiz.

İslamda Evlenmenin Hükmü

İslamda evlenmenin hükmü, kişi ve duruma göre; vacip, sünnet ve mübah olarak üç kısımdır:

1. Farz evlilik: Eğer insan, kendini muhafaza edemiyorsa, harama düşme ihtimali varsa, evlenmesi farzdır. Bir kimsenin şehveti galebe çalıp günaha girmekten endişe ederse evlenmesi vaciptir. Bir eşi olan kimse, başka şehvetleri unutabilir.

2. Sünnet evlilik: Harama düşme ihtimali olmadığı halde vakti geldiğinden dolayı ve Efendimiz’in sünnetine tabi olmak için evleniyorsa bu, sünnet evliliktir. Bir kimse şehvet hissine sahip olur, fakat iradesi kuvvetli olduğundan günaha girmesi söz konusu olmazsa maddi durumu müsait olduğu takdirde evlenmesi sünnettir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Ey gençler cemaati! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan en çok çevirici ve ırzı en ziyade koruyucudur. Evlenmeye gücü yetmeyen oruç tutsun. Çünkü oruç onun için şehvet kırıcıdır”[9]

3. Haram evlilik: Evlendiğinde eşine zulmedecekse, haram yedirecekse, bakımını görümünü yapamayacaksa bu şahsın evlenmesi haramdır. Bir kimse yaşlı veya cinsi iktidarı zayıf olursa evlenmesi mübah ise de, evlenmemesi daha iyidir. Çünkü evlenme gereği olmadığı halde ağır bir yük altına girmiş olur.[10]

Dört Evlilik Konusunda Yanl‎‎ış Anlayışlar:

Bugün İslam deyince bazı çevrelerde maalesef hemen akla dört evlilik geliyor. Sanki İslam sadece evlilikten ibaret bir dinmiş gibi. Tabi öncelikle bu mesele, İslam’ı hazmedemeyenlerin ortaya attığı bir şeydir. Evliliğin yanında, el kesme, taşlama, cihad gibi konular da ileri sürülen İslam imajları oluyor. Diğerlerini başka zamana bırakarak şimdilik sadece dört evlilik meselesine temas etmek istiyoruz.

Bir defa dört evlilik, ne farzdır, ne vaciptir, ne sünnettir, ne de örf açısından bugün hoş görülen bir şeydir. Hayır bunların hiçbiri değildir. Dört evlilik meselesi, mecbur kalanlar ve imkanı olanlar için sadece ve sadece bir ruhsattır.

Bir insan dört evliliğe nasıl mecbur kalır ve nasıl imkan bulur? Bir kadınla iktifa edemez, harama düşme ihtimali vardır. Harama düşmektense bir kadınla daha evlenir. İkinci eşine bakacak geliri de vardır. Hiç birini mahrum etmeyecektir. Asli ihtiyaç olan ev, yeme içme gibi şeyleri temin edecektir. Bu imkanlara sahipse ikinci evliliğini yapabilir. Yine aynı tehlike söz konusu olursa, bir evlilik daha yapar. Bu konuda Cenabı Hakk dörde kadar izin vermiştir. Fakat Allah bu ruhsatı verirken, şu önemli hakikati hatırlatır: “Gerçi, ne kadar isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlayamazsınız.!”. Evet ruhsat var ama, adalet nasıl sağlanacak? Bakım görüm işlerini, kendilerine vakit ayırmayı çok iyi ayarlaması lazımdır. Birini daha fazla sevme, birini az sevme meselesi insanın elinde olan bir şey değildir ve mesul de değildir. Ancak acaba bu fıtri olan fazla sevmelerde-sevmemelerde dengeyi koruyamazsa nasıl bir manzara ortaya çıkar. Bugünün dünyasında bu dengeye hassasiyetle dikkat edilir mi.? İnsafla düşünmeli. Allah insanın fıtratını biliyor ve ona göre konuşuyor. Adaleti sağlayamazsınız diyor. Evet bu bir hakikattır. Kaldı ki bugün, bir erkeğin bir eşini memnun etmesi bile çoğu zaman zor olmaktadır. Hele hele Amerika gibi bir toplumda, erkek biraz eve geç gelse, hanımı şüpheye düşmektedir.

İnsan çok çok mazbut olmalı, dine çok bağlı yaşamalı ki, eşler kocasından şüphe etmesin. Ancak, Sahabe Asrında yaşamıyoruz. Şu zamanda zihinler, motivasyonlar çok dağınık, değerler alt-üst olmuş, her şey birbirine karışmış ve anne-babadan öğrenme bir dinimiz var. Bu halimizle biz örnek bir dünya kurmaya çalışıyoruz. Örnek bir dünya da örnek insanlarla kurulur. Ve bizler bugün şahsî, ailevî, ictimaî ve ticarî hayatımızla böyle bir dünyayı kurma çabasındayız. Eşlerin birbirlerinden gayet emin olduğu, mutlu ailelerin kurulduğu, örnek bir neslin yetiştiği örnek bir dünyayı..

Burada önemli bir mesele daha var ki, bütün şartlar müsait olsa bile, bu mesele hepsine mani olmaktadır. O da şudur: İslam’a karşı dört evlilik noktasında bir sürü saldırı yapılırken, hele örf ve adetlerde dört evliliğe neredeyse zina gibi bakılırken ve hatta İslam toplumunda bile bu mesele yadırganırken, İslam’ı temsil etme konumunda olan insanların kesinlikle bu işe teşebbüs etmemeleri gerekir. Yoksa dine karşı bir ihanet sözkonusu olur. Bugün, bu ve benzeri meselelerden dolayı tenkid edilen müslümanların bu işe teşebbüsleri, o tenkid edenlere hazır malzeme sunma manasına gelir.

Bir de birinci hanımının haberi yokken ikinci bir evlilik caiz mi şeklinde bir soru var. Bu kesinlikle caiz değildir. Dinen, vicdanen, mantıken ve örfen böyle bir şeye cevaz vermek mümkün olamaz. Hele Amerika gibi gayet serbest bir toplumda, böyle bir şeye mümkün nazarıyla bakmak, vahim neticeleri doğurabilir.

Bizler farklı insanlarız. Allah’ın lütfuyla önemli bir hizmetin içinde bulunuyoruz. Dini adına herhangi bir gayesi olmayan insanlardan bir farkımız olmalı. Onlar çakırkeyf yaşayabilir. Hiç evlenmeyip bağışlayın flört yapabilir, metreslerle hayatını devam ettirebilirler. Ama bizler bunu yapamayız. Yapamamakla beraber, bunların yakınından bile geçemeyiz. Herkes bize bakarak hayatını düzene koymalı. Evlilik nasıl olur, cennet köşesi bir aile nasıl kurulur, aile nasıl mutlu olur. Bütün bunlarda ölçü biz olmalıyız. Çünkü, yeryüzünde şu an bu tabloyu aksettirecek örnek bir toplum görtermek mümkün değil. Belki Japonlar, aile konusunda mazbut olsalar da bizim kadar hassas olamazlar. Çünkü dayandıkları sağlam bir din yok. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gibi önlerinde bir rehber yok. Sünnet gibi bir ölçüleri yok. Sünnet bizim için en önemli pratik kaynaktır. O Örnek İnsan’a bakar, hayatımızı ona göre şekillendiririz. Bu da en güzel ahlakı ortaya koymak demektir.

 

Hasılı; bizler birer müslüman olarak, dinimizi yaşamak kadar dinimize söz getirmemekle de mükellefiz. İslam’a en ufak bir yan bakışa sebep olmamız, bizi ciddi mesuliyet altında bırakır.

Önemli bir nokta da, her şey temelde imana bakar. İman noktasında evliliğe nazar eden biri, onu cennet köşelerinden birini tesis etme şeklinde görür. Onu yıkmanın da ne demek olduğunu elbette idrak eder. Evlendiği eşinin, kendisine ebedî eş olacağının şuuruna erer. Ona sahip çıkar,kesinlikle ihanet etmez. Ona geçici zevkler için değil, ebedi hayatını kurtulmasi için bir vesile olarak bakar. Güzel yönlerini kendine örnek alır. Mahsurlu olan yönlerini tadile çalışır.

Ne mutlu, birbirlerinin güzel taraflarını örnek alan, güzel olmayan taraflarını da yumuşaklıkla ıslah eden eşlere!

 

Takı

Nişan

Düğün

Yatak Odası

Evlilikte “Güzel Geçim” Nasıl Olur?

Eğitimi ne düzeyde olursa olsun duygusal zekâsını geliştiremeyen insanlar evlilikte sorun yaşıyor.

1- Evlilikte, eşler arasında “Ben” değil, “Biz” olmalı.

2- Acılara birlikte göğüs gerilmeli. Bu sizin maneviyatınızı, hayatla iletişiminizi ve birlikteliğinizi kuvvetlendirir.

3- Aile içindeki tüm dengeleri önceden planlayıp ayarlamaya çalışın.

4- Vicdanları rahatsız edecek hiçbir davranışta bulunmayın.

5- Gergin ve kızgın anlarınızda tartışmayın.

6- Bekârlıktaki alışkanlıklarınızı sürdürmeyin.

7- Birbirinizi değiştirmeye kalkmayın.

8-Geleceğiniz için birlikte planlar yapın.

9-Sırlarınız kutsaldır. Sakın onları ifşa etmeyin.

10-Biriniz üzgün olduğunda, nedenini mutlaka öğrenmeye çalışın.

11-Birbirinizden alakayı eskitmeyin.

12-Duygularınızı sözlerden ziyade beden dilinizle ifade edin.

13- Birbirinize küçük yardımlar yapın.

 

14-Eşiniz için ayrı bir dinleyici olun.

 

15-Birbirinizden fazla beklenti içinde olmayın.

 

16-Zaman zaman birbirinize hediyeler alın.

 

17-Verdiğiniz sözleri tutun.

 

18-Güzel haberleri başkalarına anlatmadan önce eşinizle paylaşın.

 

19-Eşinize karşı en güzel ve sevinçli halinizi gösterin.

 

20-İmkanlarınız ölçüsünde alış-veriş,gezinti,piknik,ziyaretler vs. yapın.

 

21-Bir kavgadan sonra birbirinize süprizler yapın.

 

22-Eşinizin pişirdiği yemeklerden dolayı iltifatlar yapın.

 

23-Mutfak işlerinde bazen eşinize yardım edin.

 

24-Birbirinize devamlı gülümseyin, hiçbir maliyeti yoktur.

 

25-Birlikte dua edin.

 

26-Sadece ikinizin bildiği özel bire kapı çalma şekliniz olsun.

 

27-Birbirinize isminizle hitap etmeyin.Sizi onore edecek isimler bulun.

 

28-Birbirinize gününüzün nasıl geçtiğini sorun.

 

29-Sağlıklı bir aile ortamı sağlayabilmek için bol bol kitaplar okuyun.

 

30-Mümkün olduğunca akşamları TV’yi kapatın.

 

31-Sofrada problemlerinizi sakın tartışmayın.

 

32-Çocuklarınızın ve aile efradınızın problemleri ilişkinizi zedelemesin.

 

33-Tartışmalardan sonra gururunuzu ayaklar altına alıp af dilemeyi ihmal etmeyin.

 

34-Birbirinize karşı anlayışlı ve yumşak başlı olun.

 

35-Kesinlikle birbirinizle inatlaşmayın.

 

36-Çalar saati kapatmak için yataktan ilk fırlayan kişi siz olun.

 

37-Gizli konuları birbirinize anlatın.

 

38-Kandillerde ve bayramlarda büyüklerinizin gönlünü mutlaka alın.

 

39-Birbirinizin kusurunu araştırmayın.

 

40-Haftanın bir gününü, “yalnız aileniz için” ayırın.

 

41-Hatalarınızı kabullenin.

 

42-Birbirinize karşı üstünlük sağlamaya çalışmayın.

 

43-Başarılarınızı önce ailenizle paylaşın.

 

44-Eşinizin morali bozukken ona çocuk gibi sevecen davranın.

 

45- “Ben söylemiştim” hastalığından vazgeçin.

 

46-Hapşırdığında “Elhamdülillah” deyin,eşinizde “Yerhamükellah” desin. Sonra ; “Yehdina ve Yehdiyekumullah” deyin.

 

47-Aile ilişkiniz iyi gidiyorsa bile en iyiye hala ulaşamadığınızı bilin.

 

48-Önemli konularda aynı fikirde olmaya çalışın.

 

49-Sıradan konularda ayrı ayrı düşüncelerinizi bir zenginlik olarak kabul edin.

 

50-Tüm isteklerinizi “Lütfen..” kelimesi ile bitirin.

 

51-Yatağa girdiğinizde birbirinize iyi geceler dilemeyi unutmayın.

 

52-Birbirinizin anne-babalarına karşı nazik ve alçak gönüllü olun. Hürmette kusur etmeyin.

 

53- İş sorunlarınızı gerekli olmadıkça eve taşımayın.

 

54-Evliliğin temel amaçlarından birinin de cinsellik olduğunu hiçbir zaman unutmayın.

 

55-Fırsat buldukça seyahat edin.

 

56-Mutlu hayat sürebilmek için, olanla yetinmeyi ve gelecek için devamlı çalışmak gerektiğini ilke haline getirin.

57-Lüks yaşama fantezileriniz varsa hemen kontrol altına alınız.

Boşanma

Geçimin mümkün olmadığı durumlarda boşanmaya da izin verilmiştir.

Biten evliliklerde en önemli geçimsizlik sebebi olarak uyumsuzluk ön plana çıkıyor. Eşler birbirini genellikle yanlış ya da eksik tanıyor ve yeterince tanımadan evleniyor. Türkiye’deki çalışan bayanlar, diğer bayanlara göre 6 kat daha fazla boşanıyor. İş hayatında ve evinde farklı role sahip olmaları kadınları ciddi anlamda zora sokuyor. Erkekler evde eşlerine yardım etmiyor ve yardım etmek için yaptıklarını lütuf olarak görüyor. çalışan kadınların profesyonel alanda ve evinde iki farklı role sahip bulunması kendilerini ciddi anlamda zora sokuyor. Her iki yönde de başarı sağlamakta güçlük çekiyor. Evine vakit ayırdığı zaman kariyeri tehlikeye giriyor, kariyerine yönelirse evini ihmal ediyor. İşine daha çok vakit ayırırsa, eşler bunu anlayışla karşılamayabiliyor. Boşanmayla sonuçlanan evlilikler üzerinde yapılan araştırmalar eşlerin evlilik kararı verirken güzellik-yakışıklılık unsurunu birinci sıraya aldığını, ikinci sıralamada ise aşkın öne çıktığını; din, güzel huy ve ekonomik gerçeklerin ise sonlarda tutulduğunu ortaya koyuyor.[11]



[1] http://aile.gov.tr/AileT2/akrbev.htm 31.08.2004.

[2] Bakara, 2/221; “Mü’min kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir.” (Mâide, 5/5). “Ey îman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları, imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarf ettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarf ettiğinizi isteyin. Onlar da sarf ettiklerini istesinler. Allah’ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.” (Mümtehine, 60/10.

[3] Nûr, 24/3.

[4] İbn-i Mâce, Nikâh, 1858.

[5] İbn-i Mâce, Nikâh, 1859; “Dünya metâının en üstünü ve en fazîletlisi sâlih ve dindâr kadındır.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 1856; “Mü’min’in, Allah korkusundan sonra yararlanacağı en hayırlı şey, sâlihâ bir kadındır.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 1857).

[6] İşârâtü’l-İ’câz, s.196.

[7] Sözler, s.587.

[8] Sözler, s. 591.

[9] Buhari, Müslim.

[10] al-Müğni li ibn Kudame.

[11] http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-12185.html, 27.03.2006.

Bir yanıt yazın