GENÇLİK-EĞİTİM ve REHBERLİK

Geleceğini garanti altına almak isteyenler,

Gençliğe iyi eğitim ve rehberlik sunmalıdır.

Dünyanın geleceğini olduğu kadar, millet ve devletlerin istikbalini belirlemede de, gençliğin eğitimi ciddiyet ifade eder. Geleceklerini garanti almak isteyen; kişi, kurum ve milletler, yeni neslin iyi yetişmesi için gayret etmelidirler. Çoklarımızın izleyip geçtiği bilim kurgu filmlerinin arka planında bu gerçek yatmaktadır. Yani o dönemde erişilen bilgi ve tecrübeler, hatta üzerinde çalışılan konular, genç neslin dimağına, bir hayal ve “kızıl elma” olarak yerleştirilir. Yetişmekte olan nesil, okuma, araştırma ve gelişimlerini bu ufuk çerçevesinde şekillendirme zemini bulurlar.

Gençler bizim zannettiğimizden çok daha güçlü bir enerjiye sahipler. Bazı hadiselere yaklaşımları da gayet makul… Ancak onlara bizlerin “örneklik ve rehberlik” konusunda yapmamız gereken çok önemli etkinlikler var. Öncelikle belli noktalarda olan kimseler, gençlere duygudaşlık (empati) ile yaklaşarak, onların gerçeklerine göre bir strateji kurmalarına yardımcı olmalıdırlar. Bu noktada “fert ve kurumlar arası gerekli köprüler” kurulmalıdır.

Her türlü iletişimde “yapmacıklık”tan uzak durmak gerekir. Bu rehberlik noktasında daha büyük önem arz eder. Çünkü içten ve samimi olmayan hiçbir iletişimden istenilen sonuçlar alınamaz. Gençlerin gelişimi esnasında karşılaşabilecekleri muhtemel sıkıntıları nasıl atlatabilecekleri noktasında resmiyetten uzak, hasbi ve içten bir yaklaşım; birçok meseleyi, sorun haline gelmeden önce çözebilecektir. Bu noktada; anne-baba, öğretmen, okul idareleri ve ilgili kurumlara büyük görevler düşmektedir. Sağlıklı bir nesil yetiştirebilmek için, rehberlik sisteminin iyi çalıştırılması ve doğru modellerin ortaya konulması kaçınılmazdır.

Rehberlik ve danışmanlık sistemi, daha etkin hale getirilmeli, hayattan başarılı kişiler konferans, panel gibi ortamlarda toplumla buluşturulmalıdır. Doğru modeller ön plana çıkarılmaz ise, sıradanlaşan bir tabir ile yeni nesil enerjisini, “ya topçuların veya popçu”ların peşine takılmada bulacaktır. Diğer bir kısmı da, çalışmadan kazanma ve köşe dönme gibi toplam kaliteden uzak ve sonu olmayan yollara tevessül edebileceklerdir.

Benim olaylara yaklaşımım “kime ne verdik ne istiyoruz” noktasındadır. Biz bu enerji dolu gençlerimize ne verdik, ne istiyoruz? Güzel modeller koyabildik mi önlerine? Çalışanın kazandığı, haklının güçlü olduğu, ehliyet ve liyakate riayet edildiği, idealler için her türlü feragati gösterebilmeyi öğretebildik mi? Yoksa ekranlardan eğitim adına hala “hababam teraneleri” mi pompalanıyor.

Gençlerin iyi yetişebilmeleri için televizyon, internet vs. gibi iletişim araçları, milli-manevî değer ve ideallere göre şekillendirilmelidir. Çağın ihtiyaçlarına cevap veremeyen bir yaklaşım, çözüm için alternatif olmaktan uzaktır. Bir millet ancak düştüğü noktadan ayağa kalkabilir. Taklit ve yozlaşma ile bir yere varmak mümkün değildir. Gelişim için iyiden yana değişim kaçınılmazdır. İnsanî, kültürel ve dini değerlerden uzak bir şekilde olgun insan yetiştirmek mümkün değildir. Vicdanların köreltildiği bir toplumda, hakkaniyet ve adaletten uzak yapılarda, mükemmellik ortaya çıkmaz. Biz yeni neslin fıtratının bozulmasını engelleyebilirsek, mesele hallolacaktır.

Güzel örnek ve modellenebilecek kimlikleri ön plana çıkartmak, rehberlik ve modelleme için kaçınılmazdır. Millî, insanî ve kültürümüzün temel taşını oluşturan dinî değerlerden uzaklaşarak istikbali omuzlayacak bir neslin yetiştirilmesi mümkün değildir. Bu noktada devlet, millet ve insanlığı sevenlere birçok vazifeler düşmektedir. Unutmayalım ki; istikbali kurabilmek için gençler, ideal, güzel, modellenebilecek örnek insanlara ihtiyaç duyarlar.

Bir yanıt yazın