Maneviyat; insanın, ruhî ve manevî yönünü besleyen bir kaynaktır. İnsanlık, özündeki fıtrî değerlere yönelik arayış içindedir. Ruh ve bedenden teşekkül eden insanın manevî yönü ihmal edilirse, stres ve buhranlar ortaya çıkar.
Maneviyat arayışı, bütün toplumlarda geçerli bir durumdur. Temsil noktasındakiler bu arayışı, ne derece karşılayabiliyor. «Tebliğden önce temsil» bu noktada devreye girmelidir.
Hayata mana katan İslam gibi bir değeri, pratik hayatımızda ne kadar temsil ediyor ve yaşıyoruz. İslam’ı ne kadar tanıyoruz. İslamî bilgi, tecrübe, yaşayış ve bunu içselleştiren ihlas ve ihsan mertebesinin neresindeyiz?
Topyekûn bir diriliş ve dönüşüm, fertten ve özden başlamalıdır. Öz, söz ve davranış uyumu, Hakk’a teslimiyet bağlamında hayata geçmedikçe çözüme erişmek mümkün değildir.
Sözden öze değişim ve gelişim; fert, cemiyet ve kainat çapında, halife sıfatına layık insan ile mümkündür.