Hayatımız ve sıhhatimiz bizlere verilmiş en büyük sermayedir.
Bu yazımda günlük meşguliyetlerimiz içinde farkına varmadığımız iki değerden bahsetmek istiyorum. Başlıktan anlaşılacağı üzere bunlardan birisi sıhhatimiz, diğeri de hayat sermayemizdir. Bu noktada aslında değerlendiremediğimiz vakitlerimiz de gündeme gelmelidir. Gelişim için en önemli unsur kişinin vakit değerlendirme tarzıdır. Bir kimsenin istikbaldeki durumunu tahmin etmek mi istiyorsunuz, onun vakitlerini değerlendirme alışkanlıklarına bakınız.
Genellikle sağlıklı olarak dünyaya geliriz. Ama yanlış beslenme alışkanlıklarımızdan dolayı birçok hastalığa davetiye çıkardığımızı da fark etmemiz gerekmektedir. Çünkü sağlıkta aslolan sıhhatli yaşama yollarını öğrenip ona göre bir hayat tarzı ve beslenme alışkanlığı geliştirmektir. Mesela; uzmanlar bol su içmenin gerektiğini bildirdikleri halde bunu günlük hayatımızda pek uygulamıyoruz. Aldığımız çay vs. gibi sıvıları su gibi düşünüyoruz. Ancak ilgililer bunun hiç de böyle olmadığını ifade ediyorlar.
Yine üç beyazın fazlasından kaçınmak gerektiğini değişik vesilelerle duymuşuzdur. Şeker, tuz ve beyaz ekmek. Beyaz ekmek simdirim sistemini olumsuz etkilerken, kepekli ekmek her birimizin sıhhati için kaçınılmaz bir gıda olarak karşımızda duruyor veya bazılarımız marketlerde zor buluyor. Tabii ki arz talep meselesi. Hormonlu gıdalar konusu ise kanayan bir başka yaradır.
Sağlığın tarifinde bedensel, ruhsal ve sosyal sağlık gibi üç boyut ön plana çıkmaktadır. Biz toplum olarak maalesef sadece birinci derecedeki sağlığı ön planda tutar bir alışkanlık sistemi geliştirmiş gibiyiz. O da ancak hasta olduktan sonra doktora gitme şeklinde geliştirdiğimiz kötü bir alışkanlık boyutundadır.
Beden sağlığı için teneffüs ettiğimiz hava, yediğimiz gıdalar ve içtiklerimiz, hayati önem taşımaktadır. Bazılarının temiz hava yerine ellerinde yaktıkları şeyin dumanını teneffüs etmelerini nasıl izah ettiklerini doğrusu merak etmekteyim.
Ruhsal sağlık için inanç, güven, sevgi ve saygı vazgeçilmez temel unsurlardandır. Bunların ihmal edildiği kişiliklerin gelişiminde problemler yaşanmaktadır. Din insandaki manevi ihtiyaçlara göre dizayn edilmiş ilahi bir kanundur. İlk insanın aynı zamanda peygamber olmasının arkasında yatan sebep budur. İslam dini son din olmakla beraber insanlığın fıtrat ve yaratılışına en uygun dindir. Ancak bizler bu güzel dinimizi ve örnek insan Peygamberimizi ne kadar tanıyor ve onun güzel ahlakının ne kadarını günlük hayatımızda yaşamaya çalışıyoruz? Bunun cevabını rahatlıkla verebilenlerin geribildirimlerin bekliyorum.
Sosyal sağlık konusu günlük iletişim ağlarımızla yakından ilgili bir kavramdır. Komşuluk ilişkileri, sokaktaki davranışlar, alış-veriş ahlakı ve trafikteki davranışlar gibi birçok konu bu noktada ele alınabilir. Çok şükür ki köklü bir kültürel yapımız var ve her türlü yozlaşmaya rağmen bazı değerleri canlı tutabiliyor. Ama gerekli tedbirleri almazsak ve bu değerleri yeni yetişenlere aktarmazsak bizi iyi neticelerin beklemediğini görmek zor olmasa gerektir.
Sağlıklı bir sosyal bünye için sağlıklı iletişim gereklidir. Güzel iletişim noktasında karşılıklı tanışmanın büyük önemi vardır. Üç boyutlu tanışma; isim, memleket ve meslek ile ilgili yönlerimizi muhatabımıza aktarmamızı gerektirir. Eğer gerçekten iletişim kurmak istiyorsak muhatabımızın ilgilenebileceği bir konudan söze başlamalıyız. Unutmayalım ki, dinlemediğiniz kişiye bir şey anlatmanız mümkün değildir.
Bu cümleden olarak geribildirimlerinizi bekler, sağlıklı ve sorumluluk bilincine uygun hayatlar dilerim.