ALLAH İNANCI ve DAVRANIŞ

Tüm varlık aleminin mutlak merkezi olan Allah’a iman ile diğer psikolojik eğilimler arasında çok yönlü ilişkiler söz konusudur.[1] Kainattaki düzeni sağlayan bir yaratıcı fikri, bütün insanlığın fıtratında vardır. Bu durum sadece İslam’ın öngördüğü bir şey değildir. İslam’ın istediği; kişinin, akıl, vicdan ve araştırma neticesi bir tek olan hakiki Yaratıcıyı kabul etmesidir.[2] Uzun vadeli ödüller uğruna, kısa vadeli kayıplara katlanmak gerekir. Görmediği halde Allah’a ve diğer hususlara inananın mükafatı cennet olacaktır.[3]

Kişi, değil zahiri davranışlarını, içinden geçenleri dahi kontrol etmeli, kötülük yapmayı dahi düşünmemelidir. Nitekim bu hususta şöyle denilmektedir. “Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.”[4] Bu ayete göre insan içinden geçen kötü düşünceleri dahi kontrol etmelidir. Gerek olumlu tutum içinde olması gereken insanlara yan gözle bakmamalı, gerekse haram ve yasak olan davranışlara temayül etmemelidir. “Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah’ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir, sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap eder. Allah her şeye kadirdir.”[5] Bu ayet insanın iç alemini devamlı kontrol altında tutmasının gereğine işaret etmektedir. Çünkü dışa yansıyan her tutumun arka planında içten geçen düşünceler vardır. Kötü tutum ve davranış, düşünce boyutunda dahi meyledilmemesi gereken bir durumdur. Zira bu durum zamanla sıradan bir düşünce haline gelerek sahibini pratikte hatalı davranışa götürme potansiyeline sahiptir. Kişi bu türlü düşüncelerini de zamanında kontrol ve bertaraf etmelidir.

İnananların bütün tavır ve davranışlarının imanlarına uygun olarak şekillenmesi gerektiğini şu ayetten anlamak mümkündür. “Allah’a döneceğiniz, sonra herkesin kazancı­nın kendisine eksiksiz geri verileceği ve hiç kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı günü ak­lınızdan çıkarmayın.”[6] Her anının kayda alındığının şuurunda olan müslüman nasıl günah işler? Günah işlemiş olacak olursa nasıl tövbe etmeksizin yaşamaya nasıl devam edebilir? O, her anını şu düşünceyle geçirir. “Şüphesiz, ‘Nerede olsanız O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir”[7] ama bu, bizim de O’nunla olduğumuz anlamına gelmez. İnsanlar Allah’ın hazretinin (her yerde hâzır ve nâzır olmasının) bilincinde davranmak durumundadırlar. Öyle ki bu küçük bir iş değildir; zira bunu başarmak için, onlar Hz. Muhammed’i model alarak Allah’ın emirleri doğrultusunda bir hayat yaşamak durumundadırlar.[8] Nitekim Peygamberimiz, “İnsanların sende görmelerini hoşlanmadığın şeyi, yalnız başına kaldığın zaman da yapma”[9] buyurmaktadır.



[1] Hökelekli, Din Psikolojisi, 56.

[2] Muhammed Abdulmun’ım el-Hafâci, el-İslam ve’l-Hadaratü’l-İnsaniyye, Daru’l-Kütübi’l-Lubnânî, Beyrut, 1982, s. 55.

[3] Kur’ân, Kâf (50): 32-33.

[4] Kur’ân, Mü’min (40): 19.

[5] Kur’ân, Bakara (2): 284.

[6] Kur’ân, Bakara (2): 281.

[7] Kur’ân, Hadid (57): 4.

[8] Chittick İslam’ın Vizyonu, s. 280.

[9] Kılıç, İnsan ve Ahlâk, s. 43.

Bir yanıt yazın