Fuhuş ve Gerçekler

Misafir Kalem

http://www.yorumcuyuz.net

FERT VE TOPLUMUN MAHVINA SEBEP OLAN ÇİRKİN FİİLLERDEN BİRİSİ FUHUŞTUR..!

Konumuzla ilgili bir hadisi şerif ile yazımıza başlayalım inşallah ; Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur; ‘’ Nefsimi kudret elinde bulunduran ALLAH’A yemin ederim ki, ya marufu emreder ve münkirden nehye dersiniz yahut ALLAH size açık bir azabı gönderir, sonra ALLAH’A yalvarırsınız da fakat o zaman dua’nızda kabul edilmez..” (Tirmizi-Fiten-9,IV,468)

Bir diğer hadis ise şöyledir; ‘’Sizden biriniz, bir kötülüğü gördüğü zaman onu eli ile düzeltsin, buna gücü yetmezse dili ile düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalbi ile buğz etsin. Bu son uygulama imanın yarısıdır”. (Müslim-iman, 20,1,69)

ALLAH’ü teala bir ayetinde ise şöyle buyurmuştur;

” Zinaya yaklaşmayın. Şüphesiz o, bir hayâsızlıktır ve çirkin bir yoldur.”
(El-isra Suresi, ayet : 32 )

Diğer bir ayetinde ise;

‘’ İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten men eden bir topluluk bulunsun, işte kurtuluşa erenler onlardır.” (Al-i İmran Suresi, ayet: 104)

Fert ve cemiyetlerde huzur ve saadet nurunun sönmesine sebep olan çirkin fiillerden biride fuhuştur. Kötülüklerin en şenilerinden olan bu çirkin fiil, aile hayatını ve onun mukaddes gayesini de yok eden öldürücü bir illettir. Gerçekten fuhuş, ahlaki kötülüklerin en çirkinlerindendir. Zira o, ahlakın sükûtuna, ferdi ve içtimai hayatın yıkılmasına sebep olan en korkunç hastalıklardan ve felaketlerden dir.

İslam Dini’nin men ettiği en büyük günahlardan biri olan fuhuş, beşer hayatı ve huzuru için müthiş bir tehlikedir. O, önlenmesi pek zor olan bedeni ve ruhi hastalıkların yayılmasına, erken ölümlerin artmasına ve nesillerin bozulup soysuzlaşmasına ve neticede munkarız olmalarına sebep olan içtimai bir afettir (musibettir).

Bu yüzden insanlar arasında korkunç cinayetlerin vuku bulduğu, unutulmaz düşmanlıkların meydana geldiği, herkesçe bilinen elem verici gerçeklerdendir.Bu çirkin fiil, en üstün ahlaki değerleri, fertlerin edep ve haya duygularını yok eder; musallat olduğu kimselerin safi hastalık mikrobu yayan muzır unsurlar haline getirir.

Hâlbuki ALLAH Tealanın insanlara lütufları sonsuzdur. İnsanı hudutsuz lütuflara mazhar kılan yüce yaratıcı, ona bütün ihtiyaçlarını karşılayabileceği en doğru yolu göstermiştir. İnsanın fıtri ve garizi ihtiyaçlarının karşılanması ve insan neslinin bekası için de, meşru bir akitle evlenmeyi ona emir buyurmuştur. Öyle ki aile yuvası muhterem kılınmış, her türlü tecavüzden de korunmuştur.

Başta meşru izdivacı (evlenmeyi) önlemeye ve aile varlığını yıkmaya sebep olan bu çirkin fill, Cenab-ı Hak tarafından men edilmiştir.

Bunun içindir ki meşru bir şekilde evlenip aile yuvası kurmak, insan nevinin bekasına vesile olmak.İslam’da ibadet sayılmıştır. Böylece insan nesli ve onun yüksek şeref ve değeri de korunmuş ve devamı sağlanmıştır.

Evlenmek, meşru bir aile yuvası kurmak dindendir ve dinin bir emridir. Resul-i Ekrem (S.A.V.) ‘’ Evlenen kimse, dinin yarısını korumuştur, Diğer yarısını korumak konusunda ALLAH tan korksun.” Buyurmuşlardır. (Keşfü’l hafa, Hadis No: 2432)

Bu böyle olmakla beraber meşru bir akitle evlenme olmadan meydana gelecek cinsi birleşmeler, haram kılınmıştır. Zira, meşru izdivaç dışı münasebetler, fuhuştur, zina’ dır.

Aslında fuhuş, kelime olarak, sözlerin, işlerin en çirkin olanına denir. Cenab-ı Hak, insanları bunlardan men etmiştir. Kötü fiillerin en çirkini olan zinada, fuhuştur. En çirkin bir iştir. ALLAH Teala, bu çirkin fiilli haram kılmış, insanlara bu hayâsızlığı yakın olmamalarını ve ondan korunmalarını emir buyurmuştur. Kuran-ı Kerim de ALLAH Teala meal olarak şöyle buyurur;

ALLAH Teala insanları zina fiilinden men ettiği gibi, ona yakın olmaktan ve ona yol açabilecek bütün fiil ve davranışlardan da insanları men etmiştir.

Nikâh bağı olmadan yabancı bir kadınla ihtilatı (halvet olmayı) men ettiği gibi, gözlerini kem nazarlardan korumalarını da mümin’ lere emretmiştir.

Yine ALLAH Teala başka bir ayetin de;
‘’ Şüphesiz ALLAH, gözlerin hain bakışlarını
ve sinelerin gizlediğini de bilir.”
(El-Mümin Suresi ,ayet; 19)

Bir başka ayetin de ise yine söyle buyurmuştur;

‘’Resulüm mümin erkeklere söyle gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için çok temiz bir harekettir. Şüphesiz ki ALLAH kullarının ne yaptıklarından hakkıyla haber dardır. Mümin olan kadınlara da söyle; gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, görünen kısımları müstesna, ziynetlerini açmasınlar.”

Görünen kısımdan maksat da fitneyi, gerektirmeyen (kadın ve erkeğin günaha girmelerine yol açmayan) durumlarda hanımların işlerini takip ve benzeri zaruretlere binaen sadece, el yüz ve ayaklarıdı. Mümine hanımların bunlar dışındaki bütün uzuvlarını örtmek, kendilerine farz dır.

Adem peygamberden (A.S) Hz. Muhammed (S.A.V) e gelinceye kadar bütün peygamberlerin şeriatlarında zulüm gibi, zinada haram kılınmıştır. Diğer taraftan Resulü Ekrem efendimiz, ‘’Müslüman’ın müslümana kanı, malı, ırz ve namusu haramdır.” Buyurmuşlardır. Böylece can, mali ırz ve namusun muhterem kılındığı ve her türlü tecavüzden korunması gerektiğinin zaruretini bildirmişlerdir.

Resulü Ekrem (S.A.V) iffet ve şeref ile birlikte, neslin muhafazası için de çok önemli olan bu konuda her fenalığı önleyecek, en adil esasları telkin buyurmuşlardır. Zina gibi öldürücü bir hayâsızlığın vuukunu, bertaraf etmek için bu cürümü irtikâp edenlerin suçları sabit olduğu takdirde layık oldukları karşılığı adalet eliyle (mahkeme kararıyla) görecekleri de bildirilmiştir. Nitekim Kuranı Kerim’de iffetli kadınlara bühtan eden kimselerin cezalandırmalarının ve bu dini cezanın keyfiyetini beyan eden ayeti Celileler meal olarak şöyledir.;

‘’iffetli kadınlara zina isnat edip de sonra (bu suçları ispat için) dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun; artık ebediyen onların şahitliklerini kabul etmeyin. İşte onlar, yoldan çıkmış kimselerdir. Ancak bundan sonra tövbe edip hallerini düzeltenler bunun dışındadır. Şüphesiz ki ALLAH, çok bağışlayan çok merhamet edendir.”(En Nur Suresi,ayet:4)

‘’ İffetli kötülüklerden habersiz mümine kadınlara zina isnat edenler (iftira atanlar) dünya’da da ahiret’de de lanetlenmişlerdir ve onlara büyük azap vardır. Bir gün gelecek kendi dilleri, elleri ve ayakları yaptıklarına şahitlik edeceklerdir.”(En Nur Suresi, ayet: 23-25)

İnsan nevinin bekası, insanlar arasında iyiliğin yaygın hale getirilmesi, hakların korunması suçluların adalet eliyle ve cürümleri sonucu hak ettikleri cezaları görmeleri ile mümkündür. Aksi takdirde hakları zayi olur, kötülükler yaygın hale gelir; suçlularda işledikleri cürümlerini olağan işlemiş gibi görmeye ve göstermeye çalışırlar. Bu ise masum insanların ve toplumun mahvolmasına yol açar.

Toplumu ve fertleri bu zararlardan korumak için, zina cürümünü irtikap edenlere de ALLAH tarafından hadd cezası takdir buyurmuştur. Bundaki asıl hikmetler den birisi de insanların bu çirkin fiilden uzak kalmaları nezahetlerini korumaları fertlerin ve cemiyetin zarar görmemeleri neslin tertemiz olarak muhafaza edilmiş olmasıdır.

Konu ile ilgili geniş bilgi için, ana kaynaklarda bütün ayrıntılarıyla yer almıştır. Bunlar arasında aşağıda kaydedilen kaynaklara müracaat edilebilir.

Kişinin iffet ve namusu onun, en mukaddes değerlerindendir. Kadın, erkek her insanın şerefli, iffetinin varlığı ve muhafazası iledir. Onların bu yüksek varlığının korunması zaruridir. Bu sebepledir ki, İslam dini kişinin namusuna fiilen tecavüzü haram kıldığı gibi, lisanın (dil ile) birisinin namusuna tecavüzü haram kılmıştır. Dinimiz, masum insanların ırz ve namusuna dil uzatanları, bühtan eden kimseler diye tanımlamıştır. Hususi deyimi ile kazf’ta bulunanlar ( başkaların namusuna dil uzatanlar) masum insanlara isnat ettikleri husus, belirli esaslara uygun olarak sübut bulmadığı takdirde, bunlara izafe ettikleri iddiaya karşılık Kuranı Kerim’in beyan ettiği belirli ceza ile mukabele ile ceza görecekleri bildirilmiştir. Günahsız insanlara çirkin fiil izafe edenlerin (yalan uyduranların) şahitliklerinin kabul olunmayacağı ve bu gibilerin Cenab-ı Hak-ka itaattan çıkmış kimseler olduklarını yine Kuran-ı Kerim-de beyan buyurmuştur.
Ancak tevbe edenler, iyi ameller işlerler ve eski fena durumlarını ( masum insanlara zina isnadı gibi kötü davranışlar.) tamamıyla bırakırlar ise, o taktirde ancak iyi insanlar arasında yer alabilirler. Bunlar da yine Kuran-ı Kerim-in beyan buyurduğu huslardır.

Fuhş, insanların iffet ve namusa karşı işlenmiş bir suç, topluma karşı ika bir cürümdür. Böyle bir cümrü irtikap eden kimse kendi evladına yakınlarına karşı da suç işlemiş olur. Evladına kötü örnek olan böyle bir kimse, onlar üzerinde bir yük, bir leke olmuş olur. Kötülüklerin en şerlilerinden olan zina fiili, namusları, iffetleri yok ettiği gibi, nesilleride öldürür. Sonuç olarak toplumun yıkılıp yok olmasına sebep olur.
İslam dini toplumun varlığını, huzurunu, insanın can, mal ve namusunu maddi ve ruhi bütün değerlerini korumak için zinayı haram kılmış, fuhşun kötü bir yol olduğunu bildirmiştir. Zira bu fiilin toplum için zararları çok büyük olduğu gibi fertleri içinde zararları çok büyüktür. Bu çirkin fiil, kişinin sağlığınıda yok eder. Er veya geç ondan bir takım hastalıkların meydana gelmesine sebep olur. Bu hastalıkların bir çoğunun da yayılmasına , başkalarına geçmesine sebep olur. Sağlığının ve iffetinin heder olmasıyla birlikte kişinin malını da mahvederek sefaletin pençesine düşmesine yol açar.

Zina insandaki ahlaki faziletleri edep ve haya duygularını öldürür onu fesat ve sapıklığın batağına düşürür. Çok kere kötü bir ölümle sonuçlanan belalara insanı sürükler.

İlahi bir hikmettir. Zina cürümünü işleyenlerin ömürleri genellikle kısa olur. Yüzlerindeki manevi nur silinir. Rızkları, geçimleri daralır. Basiretleri (gönül gözleri ) kapanır. Çünkü haysiyet ve şerefleri de yıkan fuhuş, kişi için her fesadın ve musibetin sebebi olur. Bu hareketle kişi kendisini zinaya uğratmış ve fasıklar güruhuna katılmıştır. Zira kendi izzet ve şerefinin, cemiyetin şerefi ile kendi huzur ve saadetinin, toplumun saadeti ile kaim olduğunu unutmuştur.

Böyle bir insan artık toplumdan kopmuş kendisine güvenilmez iffetleri yok eden muzır bir varlık durumuna gelir. Böyle kişiler çirkin fiillerini toplum nazarından gizlemeye çalışsa da yine o, içtimai bünyede tamiri imkânsız bir yara açmıştır. Kendisi ruhi yönden suçluluk azabına giriftar etmiştir. Bu ruhi çöküntünün kendisini kati bir helake götüreceği tövbe edip samimiyetle pişman olmaz ise aşikârdır. Şimdiye kadar durumun böyle olduğu bilinen gerçeklerden dir.

Resulü Ekrem efendimizin mealini vereceğimiz şu hadisi şerifleri ne kadar düşündürücüdür. Buyuruyorlar ki; ‘’Beş şey vardır ki beş seye (musibete sebep olur.) Bir toplum sözleşmelerini bozarsa düşmanları üzerine musallat olur. Allah’ın indirdiğinin gayrisi ile hükmederse onlarda fakirlik yaygın hale gelir. Aralarında fuhuş zuhur eder. Ve kötü durum önlenmezse onlar arasında ölümler çoğalır. Ölçüleri eksik yaparlarsa, bitkilerden bereket kalkar ve kıtlıkla karşılaşırlar. Zekâtlarını hak sahiplerine vermezlerse bol rahmetten yağmurdan mahrum bırakılırlar.” (el-samius sagır şerhi feyzül kadir.c.3.s 452 hadis no:3945)

Fuhuşun bir çok hastalıkların meydana gelmesine ve yayılmasına sebep olduğu bilinmektedir. Bu hastalıkların çeşitlerini ve tehlikelerini tıp ilmi tespit etmektedir. Bunlara zührevi hastalıklar denilmektedir.
Bu hastalıklardan başlıcalar; Frengi (sifiks) ganare (bel soğukluğu) yumuşak (şankr) vs. ve yine zührevi hastalıklar dışında bilinen ve Bilinmeyen daha birçok hastalıkların meydana gelip yayılmasına yol açtığı malumdur.

 

Gerek kadın gerekse erkekte bir çok hastalıklar, fuhuş sebebi ile meydana gelmekte ve bunlar vasıtası ile toplum arasında yayılmaktadır. Ayrıca bu yüzden meydana gelen ruhi ve ahlaki hastalıklar toplumları muztar duruma düşürmekte ve tıp alemini çok meşgul etmektedir. Bunun sebep olduğu birçok hastalıklar da henüz gereği gibi tesbit edilmiş değildir.

 

Zinanın cemiyetlerde ruhi ve ahlaki marazların yayılmasına sebep olduğu malumdur. Gerek bedeni ve gerekse ruhi yönden hasta ahlaki ve akli bakımdan bunalım içindeki insanların artmasına imkân verdiği bilinmekte ve görülmektedir.

 

Fuhuş cürümünü irtikâba edenlerin çocuklarında da yıkıcı etkilerinin varlığı tıbben sabit olmuştur. Bu gibilerin çocuklarında vaktinden önce ergenleşme sıhhat bozukluğu asabi ve ruhi birçok marazların husule geldiği bilinmektedir. Kadınların ve ve özelikle gençlerin fuhşa benzer kötülük bataklığına düşüren toplumlar, onları sonradan kurtarmak için tıp âlemini seferber etmekte, kurbanları tedavi etmek için özel ve resmi hastaneler açmak zorunluluğunu duymak zorundadır. Zararların telafisi kanaatimizce çok müşkil dir.

Dünyada fuhuşu geçim vasıtası, kadını da bir ticaret metaı yapıp onu kirli eşyadan daha değersiz duruma düşüren yerlerin kişilerin bulunduğu, insanlık namına derin üzüntü ve hicap veren pek acı gerçeklerdir.

İnsanların sorumluluk duygularından meşru evlenme yolundan ve iffetli yaşama saadetinden uzaklaştıran, onları maddeten ve manen yıkmak için geçmişte olduğu gibi günümüzde de fuhuşu teşvik edici söz, yazı, film ve her çeşit vasıtaların kullanıldığı görünmektedir. Kazanç sağlamak insanları güç, ahlak, ruh, ilim, ve daha nice meziyetlerden sıyırıp uzaklaştırmak için bu şeytani tuzaklar, büyük maharetlerle sergilenmektedir.

Muzır haşaratın körpe fidanlara musallat olup onların kuruttuğu ve semeresiz çerçöp duruma getirdiği gibi, muzır unsurlarda her fırsattan yararlanıp kadınlara, masum gençlere musallat olmaktadır. Tekniğin eriştiği bütün imkânlar kullanılarak toplumlar, fuhuşun milevves bataklığına itilmektedir.

Bu acıklı durum bütün insanlık için de her bakımdan tehlike arz etmektedir. Bu zararlardan korunmak için, insanların özellikle gençlerin en güzel ve faydalı bir eğitimle edep ve terbiye ile yetiştirilmelerine büyük ihtiyaç vardır. Bu terbiyeyi almış olanlar kendilerini ve kardeşlerini kolaylıkla bu zararlardan koruyabileceklerdir.

İslami bir düşünceleri olmadığı ve yönetim sistemleri itibariyle de bütün dinlere karşı bulundukları halde tehlikenin kendi toplumları için vahametini bilenler olmuştur. Nitekim 1962 yılında Kruşçev bir konuşmasında;
‘’ Rusya’nın geleceği tehlike arz etmektedir. Zira gençler gevşemiş, çözülmüş ve şehevi isteklerinin içinde boğulmuşlardır.” Demekten kendini alamamıştır. Bir benzeri sözü de Kennedy, aynı tarihlerde ve kendi toplumu için söylemeye mecbur kalmıştır. ‘’Amerika’nın geleceği büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Zira amerikanın gençliği omuzlarındaki sorumluluğu idrak edememektedir. Asker olması gereken 7 gençten 6 sının elverişli olmadığı müşahede edilmiştir. Çünkü içinde boğuldukları şehevi istekleri onların ruhi ve bedeni liyakatlerini tahrip etmiştir.

Geçmiş de günümüzde de insanların fizyolojik yapısında ( yaradılışında ) mevcut cinsi arzulardaki zaafından yararlanarak insanları fuhşa sürüklemek onları maddeten ve manen yıkmak isteyenler her zaman görülmüştür. Cazip fakat zehirli sözler söylenmiş düşünceler ortaya atılmıştır. İnsanların iyiliğini düşünülüyor izlenimini uyandırmak sanat veya başka cezp edici ve aldatıcı adlar vermek suretiyle pek çok insanlar toplumlar kurtuluş ümidi olmayan bu belaya sürüklenmiştir. Bu kötülüğü tertip edenlerin bütün maksatları insanları aldatıp kazanç sağlamak şehevi hırsı tatmin etmektir. İslam bütün bu felaketleri önleyecek esasları getirmiş, bütün insanlığı bu dejenerasyona karşı uyarmıştır. Yalnız İslam âlemi ve gençleri değil bütün insanlık her sahada olduğu gibi bu sahada da onun hayat verici kurtarıcı telkin ve prensiplerine muhtaçtır. Dün olduğu gibi bu gün ve yarında insanlık için kurtuluş onun esaslarını öğrenmek onlara sım sıkı sarılmak ile olacaktır. Cenabı Hak kendisine yönelen ve ona itimat eden kullarını fuhuş bataklığına da diğer bütün tehlikelerden de mufazaha eder. Yeter ki içtenlikle samimiyetle O’nun buyruklarına kulak vermiş olalım.

İmam Ahmet bin Hanbeli ebu umame (ra) dan şöyle bir hadis rivayet etmiştir. ‘’Genç bir delikanlı resulü erkemin huzuruna gelerek zina hususunda kendisine izin verilmesini ister. Orada bulunanlar bu cüretinden dolayı gence bağırıp azarlamak istediler. Bunun üzerine resulü Ekrem (s.a.v) Genci yaklaştırınız buyurmuş ve onun yanına oturmasına emretmiştir. Genç de hemen resulü erkemin yanına gelmiş ve önüne oturmuştur.

Resulü Ekrem delikanlıya şöyle buyurmuştur;
Böyle bir fiilin annene reva görülmesini istermisin? Genç Allah beni senin yoluna feda kılsın Böyle bir şeye asla razı olamam demiştir. Resulü Ekrem (S.AV.) insanlarda böyledir. Böyle bir fiili kendi valideleri için asla istemezler. Yine sorudu kendi kızın için böyle bir şey istermisin ?
Hayır istemem. Allah beni senin yoluna feda kılsın ya resulallah dedi genç.
İnsanlarda böyledir. Kendi kızlarına böyle bir fiilin icrasını istemezler.

 

Resulallah (s.a.v) böylece o gence halasını, teyzesini, aynı şekilde hatırlatmış ve her defasında o genç de yukarıdaki cevaplarını tekrar etmiştir.

 

Resulallah (s.a.v) insanlarda böyledir. Mahremlerine böyle bir muamele yapılmasını istemezler. Buyurmuş ve sonra mübarek elini gencin göğsü üzerine koyup şöyle dua etmiştir.
‘’Yarabbi bu gencin kalpbini temizle onun günahını bağışla ve iffetini koru.” O andan itibaren bu gencin en çok nefret duyduğu kötülük zina fiili olmuştur.

Allahü teala kurtuluşa ve ebedi saadete erebilen insanları ve onların bu üstün vasıflarını bildirirken ‘’Onlar, iffetlerini haramdan korurlar, onlar zina etmezler.” Buyurmuş, bütün müminlere ve insanlara saadet yolunu göstermiştir.

Hz. Peygamberde bir hadislerinde;
‘’Ey gençler sizden evlenmeye gücü yetenler evlensin, lakin gücü müsait olmayanınız da oruç tutsun. Zira oruç onun için koruyucudur.” Buyurmuşlarıdır.

Fert ve toplum için fuhuşsun zararları çok büyüktür. Zina fertlerin sıhhatini bozar. Akla zarar verir. Dini tahrip eder. Ahlakı yıkar. Aileyi ve toplumu telafisi imkânsız zararlara sokar. Bu cürüm iktisadi hayatı da sarsar. Bunların hepsinin daha elimi, bu suçun mürtekibi kişiler, Cenabı hakkın gazabına maruz kalırlar.

Resulü Ekrem (s.a.v) efendimiz şöyle buyurmuştur; ‘’Zina dan sakının, zira ondan dört büyük zarar vardır. Fuhuş yüz güzelliğini giderir, rızkın daralmasına sebeb olur, Allah-ü telalanın gazabına celbeder. Kişinin ateşle (cehennemde) temelli kalmasına sebep olur. (el-fethül kebir.cilt 1 s.489)

Bir başka hadislerinde de resulü Ekrem (s.a.v) efendimiz ‘’ zina eden mümin olarak zina etmez.” Buyurmuşlardır.

 

Cenabı hak insanları doğru yola ebedi saadete çağırdığı halde fuhuş fiilini irtikab eden kimse bu ilahi daveti dinlememiştir. O, şeytanın aldatmasına şehevi meyillerine uymuştur. Bu yüzden de böyle kimsenin sonu zillet ve hüsran olmuştur. Bu çirkin fiilin yıkıcı tesirleri suçluları ile birlikte toplumu da gelecek nesillerinde sarmış olur.

Fuhuşun uhravi cezası ise suçluların cehennem azabına uğramalarını ve bu azapta temelli kalmalarıdır. Yukarıda işaret edildiği üzere sıdk ile tövbe eden bu çirkin fiillerden tamamıyla uzaklaşıp Cenabı hakka yönelen kimselerin Allah-ü teala tövbesini kabul edeceğini vaat buyurmuştur.

SAYGI değer din kardeşim! Kendimiz ve diğer insanlar yararına bu çok önemli konuyu hazırladık.

Allah adına okuyalım itaat edelim, başkalarının da okuyup itaat etmesini sağlayalım her kardeşimiz imkanı dahilinde fotokopi yaptırıp dağıtsın. Allah hizmetinizi kabul etsin.(amin.) Dualarınızda bizleri de unutmayın…

Bir yanıt yazın