MAHZUN DURAN KÜL TABLALARI

Misafir Kalem
20.11.2008 tarihinde Diyarbakır’dan Silvan’a gelirken bindiğim dolmuşun koltukları arkasına yapışık kül tablalarına gözüm ilişti. Kül tablaları öylesine mahzun duruyorlardı ki, sigara içmeme ve sigara ile savaşanların safında gönüllü bir fedai olmama rağmen, onların hallerine acıdım. Önümdeki koltuğa yapışık olan kül tablasının kapağını açtım, içinde bir iki parça atık kâğıt vardı. Önümdeki diğer koltuğun kül tablasının kapağını açtım, içi boştu.

Bir an düşündüm… Yanımda oturan 17-18 yaşlarındaki tanımadığım yolcuya dönerek “Yıllar sonra biz çocuklarımıza “bir zamanlar toplu taşıma araçlarımızın her koltuğuna yapışık kül tablaları vardı. Çünkü yolculuk yaparken hemen hemen her koltukta oturan yolcu sigara içerdi. Kimse içenlere itiraz edemezdi. İtiraz edenleri de kimse dinlemezdi.” dersek bize inanmazlar herhalde.” dedim. O da gülümseyerek “Evet. Haklısın.” dedi.

Ümit ederim öyle günler gelecek ki, çocuklarımıza acı birer hatıra olarak şunları söyleyeceğiz: Bak evladım, bir zamanlar Hastanelerde doktorlar, okullarda öğretmenler, cami avlularında imam ve müezzinler, spor salonlarında sporcular, fabrikalarda patron ve işçiler, lokantalarda çalışanlar ve yemek yiyenler, sohbet ortamlarında sohbet edenler ve dinleyenler, evlerde anne, baba, gelin ve damatlar velhasıl-ı kelam toplumun birçok kesimi, istediği yerde istediği kadar sigara içebiliyorlardı.

Bayramlarda, düğünlerde, askere gidip gelenlerde misafirlere sigara ikram edilirdi. İçmeyenler de ayıp olmasın diye sigara alır tepsisinin üzerine koyar ve misafirlerine ikram ederdi. Sigara dumanından rahatsız olanlar da mecburen içenlere katlanırdı.

Sigara içenlere kimse bir şey diyemezdi. Gençler arasında sigara, büyüklüğün, güçlülüğün, cömertliğin… aracı olarak görülmekteydi.

Dertliler, sigarayı dertlerini hafifleten bir etken olarak görürlerdi.

Asabiler, sigarayı sinirlerini yatıştıran bir faktör olarak görürlerdi.

Bazı bölgelerde dişleri ağrıyanlar, sigara dumanını diş ağrılarına şifa olarak bilirlerdi.

Bazı evlere veya çalışma ortamlarına girerken, bazı arabalara binerken sigara dumanı nedeniyle nefes almakta zorlanılırdı.

Büyükler, küçüklere sigara içmemeyi tavsiye ederlerdi. Ama yanlarında içerlerdi. Hatta onları sigara ile ilgili her türlü hizmetlerde kullanırlardı. Bayram, nişanlanma ve düğün gibi sevinçli günlerde ise çoğu zaman küçüklerin de sigara içmelerine kimse itiraz etmezdi…

Bu hatıralarımızı duyan çocuklarımız da, bize hayret edecekler. Ve hallerine şükredecekler.

Evet, Allaha şükür sigaranın zararları konusunda insanlar bilinçlenmektedir. Bununla beraber yasal düzenlemeler de yapılmaktadır. Okul ve hastane gibi resmi kurumlar ile toplu taşıma araçlarında sigara içme yasağı başlayınca, sigara içenler açısından sıkıntı olacağı, sigara içenlerin sigara içmeden dayanamayacakları düşünülüyordu. Fakat ufak tefek sorunlara rağmen, bu yasağın uygulandığı, sigara içenlerin de bu yasağa ayak uydurduklarını görmekteyiz. Bu da bize umut vermektedir.

Toplumumuzun öncüleri, bu konuda basın yayın araçlarını da kullanarak toplumu bilinçlendirme gayretlerini sürdürmelidir. Yasama yetkisine sahip olan temsilcilerimiz de, bu yetkilerini insanlığın hayrına olan yasaları çıkarmaktan çekinmemeli, sigara gibi zararlı maddelerin kullanımını azaltmak ve ortadan kaldırmak için yasal düzenlemeleri yapmalıdırlar.

Bu konuda hepimiz uyanık olmalı, çevremizdekileri bilinçlendirmeliyiz…

Sigarasız bir yaşam temennisi ile.

22.11.2008

Nusret TAŞ

Eğitim-Bir-Sen Silvan Temsilcisi

nusret-tas@hotmail.com

Bir yanıt yazın