YERLİ ve MİLLÎ EĞİTİM

  Dünyanın hızlı değişim, dönüşüm geçirdiği, değer, insanî, sosyal, evrensel değerlerin tehdit altında olduğu zamanlarda, yerli ve milli eğitim daha bir önem kazanmaktadır. Yerli, millî ve kaliteli eğitimi ihmal edenler, tarihin çöplüğüne doğru sürüklenir. Kendi öz benliği ile çelişen, iç enerjisini gelişim ve iyiden yana dönüşüm için kullanamayanlar yerli ve milli eğitim değerlerini de hayata taşıyamıyor demektir.
Son yüzyılımızda eğitimin başında hep milli kelimesi olmuştur. Ancak eğitim sistemimizin ne kadar millî olduğu hep tartışmaya açık kalmıştır. Yerli eğitim ise başlı başına bir alan çalışma ve uygulamasını gerektirmektedir. Zor dönemlerden geçen milletimiz, ayaklarına ve beynine vurulan prangalardan ancak yerli ve milli eğitim anlayışıyla kurtulabilecektir. Kendi öz değer ve kültürel kodlarından beslenen nesil çok daha güzel şeyler yapabilecektir.
Sağlıklı nesiller yetiştirebilmek için, uyanık ve basiretli olmak zorundayız. İyi eğitim veremediğimiz vatandaşlarımız arasından, gafil hatta hainler de çıkabilir ve hainleri de birileri iyi kullanır.
Hayatın her safhasında, sahteler ile hakikiyi ayırmak gerekir. Sahteler var diye hakiki, değerinden bir şey yitirmez ve her değerli şeyin sahtesi vardır. Ferasetli kişilere sahteler uyarıcılık vasfını da üstlenirler, nerelerde nasıl tedbir alınması gerektiğinin yolunu gösterirler. Dinde olduğu gibi; ihlas ve samimiyet, hayatın bütün alanlarında gereklidir. Yerli ve milli eğitim için yapılacak her çaba makbul ve değerlidir.
Hayatı kimle, niçin, nasıl ve neler uğruna yaşadığımıza dikkat edelim. Hayat boyu eğitimle, kabiliyetlerimizi geliştirme fırsatları arayalım. Her insan, keşfedilmeyi bekleyen gizemlerle doludur. Eğitimciler, insanların kabiliyetlerini keşfedip hayata taşıyabildiği ölçüde başarılı olabilirler. Toplu taşımdaki ekranlar, pano ve köprü üzeri bilgilendirmeler de sosyal, yerli ve milli eğitime hizmet edecek şekilde kullanılmalıdır.

KESME SİLAH OLARAK KULLANILMASIN
Su, elektrik, doğalgaz, telefon gibi hizmetler, günlük hayatın devamı için temel ihtiyaçlar olarak kabul edilmektedir. Bu hizmetlerin, basit ve kısa süreli borçlar sebebiyle kesilmesi kabul edilemez. Kesmeyi bir yana bırakalım, mağduriyet sonrası açma bedeli vs. de farklı şeyleri düşündürmektedir.
Yol, Su, Doğalgaz ve Elektrik hizmetleri; Belediye, hükümet ve yönetimin vatandaşça görülen yüzünü gösterir. Bunların özelleştirilmesi ve ödemenin banka vs. uygulamaları sonucu aksamasına karşı basit borçlar sebebiyle kesilmesinin bir silah olarak kullanılması kabul edilemez.
Sözgelimi 12 liralık borç ödenmedi diye elektrik kesiliyor ve DerinDondurucu’daki bir yıllık tedarik israf oluyor. Bilhassa tatil için kullanılan evlerde, şehir veya köyde ikinci mekânlardaki su, elektrik ve doğalgaz kesilmesinin bedeli ve mağduriyetleri vatandaşı ciddi sıkıntıya sokmaktadır.
Vatandaş bir yıllık çalışma sonucu tatile geliyor… Basit aksaklıklar sebebiyle suyu kesilmiş, elektriği yok, bu hizmeti tekrar alabilmek için bir sürü prosedür ve mağduriyet yaşanıyor. Sapla saman karıştırılmamalı, sağlıklı hizmet vermenin yolları açılmalıdır.

DENGELİ HAYAT
Denge, insan ve hayat için en önemli değerlerdendir. Dengesi bozulan ayakta bile duramaz. Ancak insan olarak dengemizi bozmaya çalışan birçok unsur etrafımızı sarmaktadır. Her şeye rağmen dengeyi sağlayabilmek insanlık görevimizdir.
Kâinat ve dünya, denge üzere devam etmektedir. Ekolojik denge, bu noktada en fazla duyduğunuz terkiplerdendir.
Aşırılık, biyolojik ve sosyal hayatı da tehdit eder. İnsan da, dengesini bozup aşırı büyümek ve egoistlik peşinde koşarsa iç ve dış dengeleri bozulacağından huzursuzluk, yalnızlık ve yabancılaşma ile karşı karşıya kalır.
Aşırılıklardan (ifrat ve tefrit) sakınmak gerekir. İki uçta bulunmaktan ziyade merkez noktadaki yerimizi sağlamlaştırmak dengeyi kurmamıza yardımcı olacaktır.
Eşya zıddı ile bilinir. Hayatta ifrat/aşırılık ve tefrit/eksialtı durumlardan sakınmak gerekir. Denge sağlanabildiği ölçüde, huzur sürdürülebilir ve kalıcı olur.

Bir yanıt yazın